camlardan beri

camlardan beri


Bayram usta -kendisine böyle denilmesinden hoşlanıyor- sabah ilk iş dükkan sahibiyle konuşup köpeği geceleri kendisine bırakmasını isteyecek. Adam hayvancağızı dükkana kilitleyip gidiyor akşamları. Bayram ustanın içi elvermiyor bu duruma. Dükkan küçücük, gece uzun, yazık. 


Bir kuru temizlemeci burası. Pek işlek bir yer değil. Kendini anca çeviriyor işte. Dükkan kiralık. Ahmet bey onu vaktiyle ucuza kiralamış. Şimdilerde mülk sahibiyle davalıklar ama olsun. Kirası komşu dükkanlara nazaran oldukça uygun. Dükkanda tek başına çalışıyor Ahmet bey. İşleri çok yoğun olmadığından altından kalkabiliyor. Bir ara bir yardımcı almak istedi ama araya korona salgını girdi. Uzun süre iş yapamayınca kazancı azaldı. Yardımcı da hayal oldu haliyle. Sonrasında da pek toparlandı sayılmaz. Millet temizliğinden terziliğine her bir şeyi evinde yapmaya alıştı salgın sırasında. Ahmet beyin dükkanına da daha az uğrar oldular böylece.


Dükkanda Ahmet bey dışında bir de köpek var. Hani şu sosis dediklerinden. Oldukça yaşlı. Ağır hareket eden, hırı gürü olmayan, havladığı duyulmayan uysal bir hayvan. Gün boyu dükkanın olduğu sokakta turlayıp duruyor. Bir başka sokağa ya da caddeye sarkmışlığı yok. Dünyası yalnız o sokaktan ibaret. Apartman sakinleri olsun esnaflar olsun herkes de tanıyıp biliyor onu sokakta. Maması suyu eksik olmuyor. Ahmet bey elini eteğini tamamen çekse üzerinden yine de geçinip gidecek kadar çevresi var hayvanın. 


İşlerini toparlayıp siparişlerini tamamladıktan ve ertesi günün işlerini planladıktan sonra son bir kez köpeğin mama ve su kabını kontrol ediyor Ahmet bey. Sonra hoşçakal diyip çıkıyor. Yaşından olsa gerek başını okşamıyor köpeğin. Emsaliymiş gibi davranıyor. Ahmet beyin arkasından nazlanıp sızlanmıyor o da. Kapıyla arasına kapının rahatça kapanabileceği bir mesafe bırakarak oturuyor. Ahmet bey onu içerde bırakıp dükkanı sokaktan ayıran ama büsbütün uzaklaştırmayan cam kapıyı üzerine kilitliyor. Onu eve götüremez. Evi bir köpeğin yaşaması için pek müsait değil. Ya da o öyle olduğuna inanıyor. Köpeğin sabaha kadar Ahmet beyi beklemesi gerekiyor. Tatil yaptığı günlerde tüm gün, diğer günlerde akşamdan sabaha dek bu böyle oluyor. Aralarında sadece Ahmet beyin gönül rahatlığıyla uyduğu bir anlaşma var. 


Dükkanda kilitli kaldığı süre boyunca arada sırada su içmek dışında hiçbir şey yapmıyor köpek. Cam kapının gerisinde, yatıp uyuduğu zamanlar hariç, tüm gece sokağı seyrediyor. Tek tük de olsa gelene geçene bakıyor kayıtsızca. Sabahları Ahmet beyin geleceği saatlerde ayaklanıp kapının arkasında hazır bekliyor. Kapı açılır açılmaz da dışarı atıyor kendini. Tüm gece havasız kalmış gibi. Ahmet beyin günaydın demesine kulak asmıyor çoğu kez. 


Bayram usta Ahmet beyin dükkanının karşısında yapımına yeni başlanan inşaatın bekçiliğini yapıyor on beş yirmi gündür. Kendisi buralı değil. Hayatı inşaatlarda çalışarak geçmiş. Yaşı yetip de, kimliğinde yazılana göre altmışlarının sonunda ama Bayram usta yaşının küçük yazdırıldığını her fırsatta söylüyor, artık ağır iş yapamayacağını anlayınca bekçilik işini üstlenmiş. Akşam 7.30-8.00 gibi geliyor sabah 7.30-8.00 gibi ayrılıyor inşaatın başından. Ne fazla mesaisi var ne gece çalıştığı için herhangi bir ikramiyesi. Asgari ücrete bile zar zor ikna olmuş patronları. Biz sana bankadan asgari ücret gönderelim, sen bir kısmını elden geri bize ver demişler başta ama Bayram usta kabul etmemiş. Neymiş efendim bütün gece oturuyormuş, herhangi bir emek sarfetmiyormuş. Madem öyle buyrun siz oturun diye haşlamış Bayram usta müteahhidi. Boş oturmak daha zor, keşke çalışsam da kös kös oturmasam diye çıkışmış. Neyse ki ona işi ayarlayan kalfa araya girmiş de asgari ücrete el sıkışmışlar. 


Bayram usta inşaatın bir köşesine kondurulmuş bir kulübede kalıyor. Seyyar tuvalet büyüklüğünde bir kulübe bu. İçinde yatak filan yok. Nasıl sığdırıldığı belli olmayan, tek kişinin oturabileceği bir koltuk var yalnız. Bunun dışında elektriği inşaattan çekilmiş bir üçlü priz, bir ketıl, bir cam bardak, birkaç karton bardak, bir kutu şeker, bir kutu çay karıştırma çubuğu ve bir el feneri var. Ha bir de dökme demirden bir sopa. 


Sabaha kadar çay demleyip içiyor Bayram usta. Karton bardak sevmediği için çay bardağını evden getirmiş. Karısı takımı bozduğu için ne kadar söylense de dinlememiş, atmış ceketinin cebine bardağını, çıkmış gelmiş daha ilk geceden. Karton bardakları bir misafiri olur diye tutuyor kulübede. Gerçi hiç misafiri olmuyor ama olsun. Belli mi olur? 


Kulübede çok oturamıyor, içi daralıyor Bayram ustanın. Çayını eline alıp dışarı atıyor kendini. Neyse ki havalar o kadar serinlemedi henüz. Gece geç vakitlere kadar dışarda oturulabiliyor. 


Kuru temizlemecinin yanındaki marketin sahibiyle arası iyi. İlyas bey de kendisi gibi alevi.  Bayram usta Ellez diyor İlyas beye. Onun da hoşuna gidiyor bu. Nasıl oldu bilinmez ama daha ilk iş gününde anladılar birbirlerinin alevi olduklarını. Hemen bir samimiyet gelişti aralarında. İlyas bey marketi kapatana kadar sohbet ediyorlar, kulübenin hemen yanında Bayram ustanın temel kalıplarından artan kalaslardan yaptığı bir banka oturup. Yaslanacak yeri olmayan ve iki kişinin sığabildiği bir oturak bu. Bayram usta evde karısına iki de minder yaptırıp getirmiş. Birini kulübedeki koltuğa birini de bu oturağın üzerine yerleştirmiş. Uzun süre oturunca rahatsızlık vermesin diye karısı dikiş yerlerini bile yumuşak pamuklu ipliklerle geçmiş.   


İlyas beyle Bayram ustanın yaşları birbirine yakın. Memleketleri de birbirine uzak sayılmaz. Birbirinin dilinden anlıyorlar haliyle. Laftan sözden sıkılmıyorlar. Konuşmaktan yorulunca çekirdek çıtlayıp kola içiyorlar. İlyas bey arada müşteri geldikçe kalkıyor Bayram ustanın yanından. Dükkana geçip tekrar geliyor. Bazen daha uzun kalıyor içerde, sayım döküm oluyor. Toptancı geliyor. Çayını doldurup telefonuyla uğraşıyor bu sırada Bayram usta. Komik videolara bakıyor. Türkü dinliyor. Sokağı seyrediyor.


Köpeği de burada bekçiliğe başladığının ikinci haftasında fark ediyor. Kuru temizlemeci Ahmet beyin onu dükkanda bıraktığını yani. Yoksa köpeği daha ilk günden fark etmişti. Ama Bayram usta geldiğinde çoğu zaman köpek ortadan kaybolmuş oluyor. Haliyle Ahmet beyle birlikte eve gittiğini düşünüyor. İnşaatın yanından çok uzaklaşmadığı için hayvanın cam kapının gerisinde dükkanın açılmasını beklediğini fark edemiyor başlarda. Sabahları yine kendisi kulübeden ayrılıp eve yollanırken Ahmet bey daha dükkana gelmediği için yanında köpeğin olup olmadığını bilemiyor.


Bir bakıyor gecenin karanlığında kuru temizlemecenin içinde bir karaltı dolanıyor. Önce hırsız sanıp endişeleniyor. Kuru temizlemeciye de hırsız girip ne çalacak diyor kendi kendine ama sonra onca elbise, mont geliyor aklına. Kulübesinden demir sopasını eline alıp yavaş yavaş karşıya geçiyor. Önce İlyas beyin dükkanının önünde durup derin bir soluk alıyor sonra usulca kuru temizlemecenin önünde bitiyor. Ne olduğunu göremiyor önce, gözü içerde insan aradığı için aşağılara bakmıyor. Köpeğin patisini cama vurmasıyla irkilip kendini kaldırımdan aşağı atıyor bir anda. Sokağın ortasında durup dükkana doğru yeniden baktığında göz göze geliyorlar köpekle. Biri içerde biri dışarda kıpırdamadan duruyorlar bir süre. Ne o ne de diğeri ağzını açıyor. Bayram ustanın içinde bir acıma beliriyor. Köpeğe mi, yoksa kendine mi bilinmez. Dükkan camından yansıyan kendi görüntüsü ile köpeğinki birbirine karışıyor. Akşamın o saatinde hangisi tutsak hangisi özgür belli olmuyor.


Ertesi gün işe gelir gelmez İlyas beye soruyor hemen. Onun bildiğini öğreniyor. Yazık değil mi hayvancağıza yahu, içerde tıkılıp kalmış bir başına filan gibisinden birtakım laflar ediyor ama İlyas bey bu konuyla pek oralı olmuyor. Köpeğin bu durumdan pek şikayet ettiği yokmuş gibi geliyor ona.


Sabah mesaisi bittiği halde kulübeden ayrılmayıp Ahmet beyin gelmesini bekliyor Bayram usta. Gelince de hemen damlamıyor dükkana tabii. Bir süre oyalanıyor, Ahmet bey dükkanına girsin, kendince açılış hazırlığını yapsın diye. Sonra girip hal hatır sorduktan ve Ahmet bey kendisini tanıyor olmasına rağmen kendisini tanıttıktan sonra konuya giriyor. İnşaatta bekçilik yaptığını, geceleri yalnız kaldığını, canının sıkıldığını, köpeğin de dükkanda sıkıldığını, eğer müsade ederse köpeğe gecelere yarenlik edebileceğini, bunun köpek için de iyi olacağını söylüyor. 


Ahmet bey iyiniyetle köpeğin inşaatta bekçilik yapabilecek bir köpek olmadığını söylüyorsa da Bayram usta da kendisinin inşaatta bekçilik yapabilecek bir adam olmadığını, hem ondan istediğinin bekçilik değil arkadaşlık olduğunu söylüyor. Ahmet bey Bayram ustanın bu lafından sonra pek fazla seçeneğinin olmadığını anlayıp boyun eğiyor.  Hem uzaktan da olsa İlyas beyle aralarındaki ilişkiye tanık olduğundan pek de tekinsiz biri gibi gelmiyor Bayram usta ona. Yine de bir şart koşmayı ihmal etmiyor. Köpeğin sadece bir geceliğine Bayram ustanın yanında kalmasına müsade ediyor. Eğer ertesi sabah köpekte en ufak bir değişiklik, huysuzluk sezerse bir daha buna müsade edemeyeceğini belirtiyor. El sıkışıp anlaşıyorlar. Bayram usta laf olsun diye kuru temizleme fiyatlarını soruyor Ahmet beye. Bir ceketi kaça temizlediğini filan. Hayatında hiç kuru temizlemeciye bir şeyini temizletmediğinin ve temizletmeyeceğinin bilinciyle ayrılıyor dükkandan. Akşam için sabırsızlandığı söylenemez ama en azından zamanın daha keyifli geçeceğini düşünüyor. 


Akşam inşaata her zamankinden daha erken geliyor. Ahmet bey sözünü unutup köpeği dükkana kilitleyip gitmesin diye dükkanın civarında dolanıyor. İlyas beyin kardeşiyle ayaküstü laflıyorlar. Bugün dükkana İlyas beyin kardeşi bakıyor. İki kardeş ortaklar buraya. Dükkanda genelde İlyas bey duruyor ama arada sırada, 89 model Chevrolet pikapıyla, kardeşi de geliyor. Bayram usta bu adamın adını her seferinde karıştırıyor. Ya Mustafa ya da Müslüm olması lazım ama tam hatırlayamıyor. Yanlış hitap etmemek için adı hiç yokmuş gibi davranıyor. 


Derken Ahmet beyin dükkandan çıktığını ve sokakta dolaşan köpeğe seslendiğini fark ediyor. Yanına uğrayıp hal hatır soruyor. Ahmet bey de birkaç kestirme cevapla karşılık veriyor ona. Sabahki anlaşmayı unutmamış. Biraz gönülsüz biraz endişeli davranarak dükkanı kilitleyip köpeği Bayram ustaya emanet ediyor. Köpek bu sırada sokaktaki -fi tarihinden kalma ama çalışır vaziyette- su tulumbasının etrafında dolanıyor. Bayram usta bir iki ıslık çalıp az önce İlyas beylerin dükkanından aldığı sosis parçalarını çıkarıp gösteriyor köpeğe. Köpek yaklaşınca da sosisi önüne bırakıp eğilip biraz başını okşuyor. Köpek bunu biraz yadırgıyorsa da sesini çıkarmadan önündeki sosisi yiyor. 


Bayram ustayla köpeğin gece bekçiliği ve arkadaşlığı böylece başlamış oluyor. Ne ertesi gün ne de diğer herhangi bir gün köpekte en ufak bir olumsuz değişiklik olmuyor. Ahmet bey arada huysuzluk edip köpeği artık Bayram ustaya vermeyeceğini kendi kendine tembihliyorsa da akşam olunca yumuşayıp anlaşmaya uyuyor. Gündüz kuru temizlemeciyle gece inşaat bekçisiyle kurduğu ilişkiyle ikili bir hayatı yaşamaya başlıyor hayvan. Gündüz Ahmet beyin dükkanda çaldığı popüler şarkılara, gece Bayram ustanın telefonunda çalan türkülere kulak veriyor. Gündüz kuru mamayla, gece Bayram ustanın evden kendisi için getirdiği yemeklerle besleniyor. Ahmet beyin mesafeli ve saygın tavrına karşılık Bayram ustanın kaşıyarak sevmelerine alışıyor.  


Köpeği gözünün önünden ayırmıyor Bayram usta. Gece vakti ne olur ne olmaz. Hayvancağız ona emanet sonuçta. Fazla uzaklaşmasına izin vermiyor. Biraz kestirecek olsa onu da kulübesine alıyor. Hatta bir tasma ve ip bile ayarlıyor, köpek kulübede darlanınca dışarıda bir yere bağlıyor. Arada çıkıp inşaatın etrafında bir tur atıyorlar birlikte.  Gelen giden, eksilen artan var mı bakınıyorlar. Köpek Bayram ustanın el fenerini tuttuğu yerlere koşup yakalamaya çalışıyor ışığı. Sessizce eğleniyorlar. Günler birbirinin aynı geçiyor. Inşaat yerden yükselip bir bina sureti kazanıyor. İlyas ve Ahmet beyin dükkanları gündüzleri de gölgeleniyor artık. Köpek de Bayram usta da biraz daha yaşlanıyorlar. 


Bir gece kalp krizi geçirip son nefesini veriyor Bayram usta. Kulübedeki koltuğunda başı önüne düşüveriyor. Elinde yarısı çay dolu bardağı. Köpek bir iki hamle yapıyor Bayram ustaya ama karşılık gelmeyince havlamaya başlıyor. 


Yakınlarda bir iki dairede köpeğin sesine uyananlar oluyor ama aldırış etmiyorlar. Daha önce havladığını duymadıkları için havlayan köpeğin tanıdıkları köpek olduğu gelmiyor akıllarına. Öyle olsa belki merak edip bakarlardı. Sabah inşaata çalışmaya gelen işçiler fark ediyorlar Bayram ustanın öldüğünü. Çay bardağı yere düşüp parçalanmış. Dökülen çay kuruyup gitmiş, Bayram ustanın pantolonunda belli belirsiz bir koyuluk kalmış yalnız. Köpek havlamaktan yorgun düşüp uyumuş kulübenin dibinde. 


İnşaata yeni bir bekçi geliyor aynı günün akşamı. Her şeyden habersiz kuruluyor kulübeye. Ahmet bey köpeği geceleri dükkana kilitlemeye kaldığı yerden devam ediyor. Hayvanın altında Bayram ustanın minderi. Cesedi alınıp götürüldükten sonra koltuğunun üzerinden kendisi alıp getirmiş ağzıyla. İnşaat birkaç ay sonra bitiyor. Kısa zamanda yeni sakinleriyle dolup taşan bina, modern cam ve demir karışımlarıyla sokağı etkisi altına alıyor. Köpek gölgesine itiraz ediyormuş gibi geceleri havlamaya devam ediyor binaya doğru. 


04122023

Yorumlar

Popüler Yayınlar